Kutup Yıldızı Locası Üyeleri

Mason’un anlamı duvarcı ustasıymış. Koca bir yalan!.. Masonlar, duvarcı ustalarını bırakın Mason Localarına girmelerini kapısının önünden bile geçirtmiyorlardı. Buralarda genelde ülkenin kaymak tabakasına mensup insanlar kümeleniyor, TV ekranlarında keçi kanı içerken görüntüleri yayınlanırken, insanlarımızın iliğine kemiğine kadar sömürüyorlardı.

Eğitimin paralı hale gelerek en güzel okullarda haramzade para babalarının çocuklarının okutulması, hastanelerin beş yıldızlı otellerden pahalı bir durumda olması haramzadelerin burada Kırallar gibi ağırlanıp tedavilerini olurken fakir halkın kapılarda rehin kalması, adaletin terazisinin parası çok olan için ağır basması, yağma, talan, soygun ve vurgunların bu denli artmasının ardında mason localarında bir avuç Yahudi hizmetkârlarının marifetleri olarak karşımıza çıkıyordu.

Tabi ki Mason localarına safiyane duygularla girenleri tenzih ediyoruz. Bunların da gerçekleri bir an önce görmeleri için bu yazıyı kaleme alıyoruz. Yoksa Localarda üye olan, görev alan herkesi hain olarak nitelemek ne haddimize. Ol nedenle bu ayrımı yapamadığımız için buralara kayıtlı herkesin kimliğini kurunun yanında yaşında yanması misalinde olduğu gibi deşifre etmek zorunda kalıyoruz.

Mason yayınlarına göre bunların kuruluşu Haçlı seferleri sırasında gerçekleşiyordu. İlk önce Tapınak Şövalyeleri ya da İsa’nın fakir askerleri adını alan bu örgüt. Müslümanlar arasından bilgi sızdırmak onları tuzağa düşürmek amacıyla kurulmuştu. Bunları ben söylemiyorum, Masonların Mimar Sinan adlı dergilerinde yazılı. Müslümanlar faaliyetlerini anlamsın diye şifreli bir dil kullanmaları, ketumiyetleri ve gizlilik prensipleri de buradan geliyor.

Masonluk yeryüzündeki en gizli yapılanmaların arsında yer alıyordu. Öyle ki bazı durumlarda karısı kocasının, kocası karısının mason olduğundan habersiz yaşıyordu. Bunun en bariz örneği Türkiye’de son derece önemli bir kurumun başına getirilme teklifi yapılan bir insan bunu karısı ile paylaşıyordu. Karısı hemen mason localarına haber veriyor, ardından karısının yağlarını aldırdığı mason ve bir arkadaşı kendisine gelerek “bu kuruma girmek için mason olman gerekiyor, aksi halde buraya adım atamazsın” diyorlardı.

Mason olmayacağını nedenleriyle her yerde açıklayan bu insan bir gün kahpece bir saldırı sonucu öldürülür. Karısı cenazesine kuaförden gelerek katılır. Ölümünün onuncu gününde masonluğuna yakışır bir şekilde gece kulübüne gider. Bir ay sonra Uludağ’a eğlenmeye giderken, ardından Amerika’ya ve sonra Avusturya’ya seyahatler düzenler. Bu kadının mason olduğunu bilmeyen saf bir genç de, kendisine sürekli mason olması için teklif yapan öğretim görevlisini kendine şikâyet eder, yardım ister. Kadının cevabı karşısında ise adeta donar; “masonluk benim özgürlüğümü kısıtlamadı. Masonluk bana çok şey kazandırdı. Sen de mason ol” der.

Kendisinin mason olduğu kocasınca bilinmeyen dişi mason önüne gelene mezar soyguncusu iftirası atar, kendinin ne olduğunu görmezden gelerek!

Bu ülke insanları Yahudi dükkânındaki Besmele’lerle hep kandırıldı. Bir hikâye var bilirsiniz. Yahudi dükkânlarında süslü püslü çerçevelerde “Besmele” yazısı bulunur. Dükkân sahipleri ise sakallıdır. Benim saf vatandaşım, bir o besmeleye bakar bir de tüccarın sakallarına… Tamam der, mümin kardeşimi buldum ve alışverişini buradan yapar, parasını kaptırdığından habersiz mesut bahtiyar evinin, işyerinin yolunu tutar. Bunlar gün gelir sakal bırakırlar gün gelir yönetimlerini Mason ve Yahudilerle doldururlar, sonra da “yeşil sermaye neymiş” türünden açıklamalarda bulunurlar…

Adamın karısı Yahudi. Ama elinden tutup, kapı kapı gezdirip, “Benim karım Arap” diyordu. Hep kandırılan Türk Milleti oluyordu.

Masonlar büyük bir kısmı kendilerinden olmayanlara yaşam hakkı da tanımıyorlar, her şey Masonlar için parolasını kullanıyorlardı. Kurdukları “Nafaka” adlı örgüt yapılanmasında iş bulmadan ihalelere kadar hep masonların söz sahibi olmaları gerektiğini belirttikleri gibi bu düşüncelerini de gerçekleştiriyorlardı. Maillerinde inanılmaz bilgiler yer alıyordu. Mason biraderlerinin eşlerini kandırmaktan, iş takipçiliğine, ihale kapmaya kadar her çeşit yazışmalara rastlanıyordu. Topuktan vurmadan her türlü şişlemeye kadar… İşsiz kalan Mason bir mail atıyor, iki dakika içinde Masonların hâkimiyetindeki onlarca iş yeri ona kucak açıyordu. Masonların e-mailleri başlığından bunlar da yazılacaktır.

Masonlar; çeşit çeşit, boy boy, Milli Görüşçüler, Liberaller, Sosyal Demokratlar, Demokratik Solcular, PKK’lılar, Sanayiciler, Peygamber soyundan geldiğini anlatan Süryaniler, Askerler, Prof’lar, Gümrükçüler, Mimar ve Mühendisler, Diplomatlar, Hariciyeciler, Müslüman olduğunu söyleyen Ülker bünyesinde yer alanlar; İmamlar, Müezzinler, Avukatlar, Hâkimler, Savcılar, Emniyetçiler, Mitçiler, Sözde Atatürkçüler, Fetullahçılar, Nakşîler, Nurcular, Nursuzlar, Süleymancılar, Gazeteciler, Yazarlar, TV’ciler, Dergiciler içersinde yer alan Masonlar… AB’ciler, AB karşıtları, Çağdaş Eğitimciler, Çağdaş olmayanlar hepsinin içinde vatan sevgisi ile bulunanların yanında Coca Cola’nın içindeki böcekler gibi kansere yol açanlar da yer alıyordu. Hepsi birden, 32 kısım tekmili birden…

Hür ve Kabul edilmiş Büyük Mason Locasına bağlı, Kutup Yıldızı Locasından başlayarak ülkemizdeki mason biraderleri tanıyalım. Gün ve gün diğer locaları da tanıyacağız. 79 Patent No ile 9.6.1988 yılında kurulan Kutup Yıldızı’nın kurucuları şu isimlerden oluşuyordu:

Hurşit Tamkan

Burhan Apaydın

M. Asım Acar

Can Pulak

Aydın Sefa Akay

Orhan Gazi Vural

O. Zafer Kültürlü

Veysel Baştürk

Önumut Akıner

Ahmet Çakıroğlu

Şekip Kantarcı

A. Korhan Doğu

Hüseyin Engin

Melih Ayraçman

Ümit Esi

Engin Ümit Uzmen

Hüseyin Ünel

Muvaffak Sipahioğlu

Y. Haluk Üçkarışoğlu

Yavuz Erbaş

Kazım Bektaşer

Ercan Çitlioğlu

Ayhan Sefa Akay

Zekeriya Sır

Ahmet H. Batırbaygil

Ali Ersöz

F. Levent Aktuna

Bozkurt Süral

Güneri Ünal

Eren İnal

Kutup Yıldızı Locasında Üstad’lık yapan bazı isimlerde şöyle sıralanıyordu:

Ahmet Çakıroğlu, Şekip Kantarcı, Aydın Sefa Akay, Ahmet Hilmi Batırbaygil, Ömer Faruk Köprülü, Kazım Bektaşer, Ümit Esi, Tevfik Küçükpınar…

Kutup Yıldızı Muhteremlerini Kan Gruplarına göre tanıyalım:

0 Rh (+)’ler:

Hüseyin Engin, Ümit Esi, Eren İnal, Mehmet Ali Su, Kemal Uzgören, Faruk Köprülü, Önder Başaçar, Osman Köseoğlu, Selçuk Kazan, Ümit Zaim Özkefeli, Haluk Altınışık, Özkan Ersel, Ali Tuncay, Uğur Baysal, Ekrem Şenyuva, Faruk Var, Naki Selmanpakoğlu…

0 Rh (-)’ler;

Aydın Sefa Akay, Teoman Bilgiç, Nuri Kale, Haluk Alagöl…

Kan grupları belli olmayanlar:

Funda Akkerman, Haldun Güner, Fatih Ağalar, Bülent Tıraş…

A Rh (+)’ler:

Orhan Gazi Vural, Şekip Kantarcı, Engin Uzmen, Hüseyin Ünel, Muvaffak Sipahioğlu, Haluk Üçkarışoğlu, Kazım Bektaş’er, Ayhan Safa Akay, Sururi Bingöl, Tevfik Küçükpınar, Turan Alkan, Metin Ogan, Rumi Doğay, Nail İnel, Mustafa Tataroğlu, Behçet Kamoy, Vedat Alver, Birol Tekgil, Fuat Tanlay, Erhan Bingöl, Sabri Bolışık, Erkan Şahmalı, Ünal Erdal, Ali Karaduman, Cüneyt Akova, Şibay Tuğsavul, Güner Aykan…

B Rh (+)

Güneri Ünal, Mustafa Ertem, Bülent Demirbaş, Fikri Şişmanoğlu, Aydın Dalgıç, Haluk Yeğenoğlu…

AB Rh (+)

Hilmi Batırbaygil, Orhan Aras, Fatih Atalay, Hüseyin Ekmekçioğlu…