Albay Dursun Çiçek’i sorguya çağıran Ergenekon savcılarının, 9 günde iki farklı gerekçe gösterdikleri belgeleniyor.

Albay Dursun Çiçek’i sorguya çağıran Ergenekon savcılarının, 9 günde iki farklı gerekçe gösterdikleri belgeleniyor.

15 Haziran tarihli yazıda ’Serdar Öztürk’ün ofisinde ele geçirilen belge’ için ifadesine başvurulacağı belirtildi. Askeri savcılar itiraz etti. Ardından 2’nci bir celp çıkarıldı. 24 Haziran tarihli yazıda bu kez "Ergenekon terör örgütü üyesi olduğu için savunması alınacağı" ifadesine yer verildi.

KAMUOYUNUN kafası Albay Dursun Çiçek’in tutuklanması ve tahliyesi konusunda çok karışık.

Ama sadece o kadarla kalmıyor.
Aslında Albay Çiçek’in hangi suçla ifadeye çağrıldığı konusu bile tartışmaya açık.
Elimde iki adet resmi yazı var.
Ergenekon savcılarının Albay Dursun Çiçek’i sorguya çağırırken, 9 günde iki farklı gerekçe gösterdikleri belgeleniyor.
Belge için ifade

4 Cumhuriyet savcısının ortak imzalı 15 Haziran tarihli yazıda, "Şüpheli Serdar Öztürk’ün ofisinde ele geçirilen belge ile ilgili ifadesine başvurulacağından" denildi. Askeri savcılar hemen ertesi gün İstanbul’a giderek, "Askeri kişilerin askeri mahalde işledikleri suçları soruşturmak bizim yetkimizde, zaten soruşturma açtık" itirazında bulundu. Cumhuriyet savcıları bu itirazı yerinde görerek, gerekli bilgi ve belgeyi soruşturması amacıyla Askeri savcılara teslim etti. Dursun Çiçek, Ergenekon savcılarına ifade vermeye gitmedi.

Terör örgütü üyesi

Askeri Savcılık, 12 Haziran’da Taraf Gazetesi’nde yayımlanan irtica belgesiyle ilgili soruşturmayı 24 Haziran günü tamamladı. Kovuşturmaya gerek görmediğini kamuoyuna açıkladı. Aynı gün Ergenekon savcıları belgede imzası bulunduğu ileri sürülen Albay Çiçek’le ilgili ikinci bir celp çıkardı. 24 Haziran tarihli yazıda irtica belgesinden hiç söz edilmedi, "Ergenekon terör örgütü üyesi olduğu için savunması alınacağı" ifadesi kullanıldı.

MGK gününe rastladı

İstanbul savcılarının askere yolladıkları iki yazı arasındaki tek fark suç türünden ibaret değildi. 15 Haziran tarihli yazıda Dursun Çiçek’in iki gün sonra 17 Haziran’da ifadeye gelmesi istenildi. Ancak 24 Haziran tarihli yazıda ifade tarihi 6 gün sonra 30 Haziran’a atıldı. 30 Haziran günkü MGK toplantısına rastlayan ifadenin ardından Çiçek tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. Tutuklanan Çiçek, ertesi günkü itirazı sonucunda tahliye edildi.

Askeri mahal engeli

Ergenekon savcılarının 9 gün içinde iki ayrı gerekçeye başvurmalarının perde arkasında hukuki bir zorunluluk yatıyor. Askeri yasalara göre "Asker kişilerin askeri mahallerdeki suçlarında askeri savcılık yetkili." Dolayısıyla muvazzaf Albay Dursun Çiçek’in Genelkurmay Karargáhı’nda düzenlediği ileri sürülen belgeyle ilgili olarak sivil savcılara ifade vermesi mümkün değildi. Suç terör örgütü üyeliğine çevrilince ifadeye engel kalmadı.

Görev yeri değiştirildi

DENİZ Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldıktan sonra Çanakkale’ye gitti. Çiçek’in gelecek hafta sonunda Ankara’ya dönmesi bekleniyor. Çiçek, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebine uyarak tatilini yarıda kesmiş ve İstanbul’da mahkeme önüne çıkmıştı. Genelkurmay Başkanlığı Harekát Dairesi’nde görev yapan Albay Çiçek, soruşturmanın selameti açısından da başka bir göreve alındı.

’Ergenekon’ adı inat mı?

CUMHURİYET savcılarının ikinci yazısında ilginç bir ayrıntı göze çarpıyor:

"Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülen Ergenekon Terör Örgütü soruşturması kapsamında şüpheli sıfatıyla savunması alınacağından Genkur. Bilgi Destek Dairesi 3. Bilgi Destek Şube Müdürü olarak görev yapan Dn. P. Kur. Kd. Alb. DURSUN ÇİÇEK’in avukatıyla birlikte CMK’nın 251/6 maddesi gereği 30.06.209 tarihinde saat 10.00’da Cumhuriyet Başsavcılığımızda hazır bulundurulmasının sağlanması rica olunur. 24.06.2009"

Bildiğim kadarıyla 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bir kararı var.
Görülen davada ’Ergenekon Terör Örgütü’ denilmesine karşı çıkıyor.
Zaten Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ da basın toplantısında Ergenekon adını kullanarak soru yönelten bir gazeteciyi bu mahkeme kararını hatırlatarak uyarıp hassasiyetini ortaya koydu.
Ama İstanbul savcıları, Genelkurmay’a yolladıkları resmi yazıda ısrarla "Ergenekon terör örgütü" diyor.
Sehven mi bu ifadeyi kullanıyorlar, yoksa inat mı?