TMMOB METALURJİ MÜHENDİSLERİ ODASI Temmuz 2003 - BOR RAPORU / 1

1-GİRİŞ

24 Ocak 1980 ekonomik kararları ile birlikte alt yapısı hızlandırılan sürecin bu aşamasında siyasi iktidarların uyguladıkları sermaye yanlısı politikalar sonucu ülkemiz, tarihinin en ağır ekonomik, siyasi, toplumsal krizini yaşamaktadır. Krize çözüm olacağı iddia edilen IMF ve Dünya Bankasının önerdiği üretimi dışlayıp rantı temel alan politikalar sonucu kalkınma ve sanayileşmeden vazgeçilmiş, ülke iç ve dış borç kıskacı içerisinde uluslararası finans kuruluşlarının güdümüne sokulmuştur. Sonuçta, yatırımlar durmuş, işsizlik artmış, iç ve dış borçların her geçen gün artarak devam ettiği yüksek enflasyonun yaşandığı ülkemiz; IMF ve Dünya Bankası politikalarının denendiği bir laboratuar, halkımız da kobay durumuna düşürülmüştür. Bu gelişmeler madenciliğimize de yansımış, yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızın, stratejik madenlerimizin uluslararası tekellere peşkeş çekilmeye çalışıldığı bir döneme geçilmiştir.

Bilindiği gibi; bir ülkenin gelişmişliğinin ölçütü sayılan sanayi ve enerji üretiminin temel hammaddeleri talanı emperyalizmin klasik sömürü alanlarından biridir. İşbirlikçileri vasıtasıyla sömürge ve/veya yarı sömürge ülkelerden çok ucuza temin edilen hammaddeler işlenerek, kendilerinin kontrollerindeki piyasa mekanizmalarında belirlenen fiyatlarla, yine aynı ülkelere mamul madde olarak satılmaktadır. Değişen sadece bu hammaddelerden yapılan üretimin coğrafyasıdır. Bunda, bu ülkelerde yoğun hammadde ve enerji tüketen sanayilerin yarattığı çevre kirliliklerine karşı kamuoylarının özellikle 1980 yılından itibaren yoğunlaşan baskıların etkisi olduğu gibi, asıl belirleyici olan faktör ulus ötesi şirketlerin azalan kar payları nedeniyle kapitalizmin süregelen bunalımlarını ertelemek zorunda olmalarıdır.

Doğası gereği tüm toplumun, halkın malı olması gereken bu zenginlikler genelde, mülkiyet ilişkileri nedeniyle egemen sınıfların ya da işbirliği içerisinde oldukları ulus ötesi şirketlerin hizmetinde ya da kontrolündedir. Bor madenlerimiz küreselleşme ideolojisinin ülkemizin madencilik alanındaki uygulamalarının yumuşak karnıdır. 150 yıldır üzerinde mücadele edilen bu yeraltı zenginliğimiz için 1978 yılında kazanılan mevzi kaybedilmek üzeredir. Nitekim, 3 Kasım seçimleriyle iktidara gelen AKP Hükümetleri’nin açıkladığı programlar, ülkeyi krize sürükleyen IMF programının uygulanmasını garanti ederek, özelleştirmenin hızlandırılmasını ve madenciliği de içeren değişik alanlara yaygınlaştırılmasını temel almış, uluslararası sermayenin önündeki engellerin kaldırılacağını garanti eden IMF’ye teslimiyet programlarıdır. Bor özelliştirmelerin odağı konumundadır. Doğanın Anadoluya bir hediyesi olan Bor’u ele geçirmek isteyenlerin arkasındaki güç ise İngilizlerin Amiral Gemisi Rio Tinto’dur.