TMMOB METALURJİ MÜHENDİSLERİ ODASI Temmuz 2003 - BOR RAPORU / 8

5-DÜNYA BOR PAZARININ YAPISI

5.1-Bor Mineralleri ve Ürünlerinin Birbirleriyle İkame Özellikleri

Bor grubu, birbirini ikame edebilen ürünlerden oluşmaktadır. Bir başka ifadeyle, bir bor ürünü, herhangi bir kullanım alanında, çoğu zaman aynı zamanda başka bir bor ürününün ticari rakibidir. Çünkü, bor ürünlerinin kullanım alanlarında esas olan içerdikleri bor oksit (B2O3) miktarıdır. Örneğin bor sahaları Etibank’a devredilmeden önceki dönemde bu sahalarda faaliyet gösteren özel şirketler, İtalya’ya tinkal yerine yıllarca üleksit satmışlardır.

Toz deterjan sanayiinde aktif oksijen taşıyıcısı olarak kullanılan sodyum perborat dışında rafine ürünlerin, bazı özel kullanım alanlarında içerdiği kalsiyum veya sodyum tercih nedeni olabilmekteyse de, genellikle yapılarındaki safsızlık cins ve miktarları gözönüne alınarak birbirlerini ikame özellikleri mevcuttur. Böylece, içerdikleri safsızlıklar ve fiyatları gözönüne alınarak rafine ürünler arasında da seçim yapma olanağı vardır. Yine, ısıya dayanıklı camlarda; bor oksit kaynağı olarak borik asit, susuz boraks, boraks pentahidrat ve boraks dekahidrat, sodyum perborat üretiminde ise hem tinkal konsantresi, hem de boraks pentahidrat kullanılabilmektedir. Tinkal, eğer proses sonunda oluşan Na2SO4'ü değerlendirmek mümkünse, borik asit üretiminde tüketilen kolemanitin yerine rahatça kullanılmasında, fiyat farkı dışında bir engel yoktur.

Cam yünleri temel olarak bor oksit (B2O3) içeren ürünlerdir. Ancak borosilikat camlar, tekstil ve izolasyon camyünü ürünlerini özel bor ürünü olarak nitelemek yerine, hammadde olarak değişik bor ürünlerinin kullanıldığı cam sanayii ürünleri olarak nitelemek de mümkündür. Çünkü bu ürünler ortalama %10 civarında bor katkısı olan, esasen cam sanayii ürünleridir. Örneğin, en yaygın kullanılan ve yüksek ısı ve elektrik direncine sahip olan E-camı %10 bor içermektedir. Elektrik ve telekomünikasyon alanında kullanılan D-camı ise %24 bor içeriği ile en çok bor içeren camyünü tipidir. Bu tür camlarda bor oksit kaynağı olarak kolemanit, tinkal, üleksit, probertit, susuz boraks, boraks dekahidrat, boraks pentahidrat ve borik asitten herhangibiri veya birkaçı kullanılabilmektedir.

İzole camyününde uzay araştırmaları, nükleer enerji ve elektronik endüstrilerinde elzem olan spesifik optik ve elektriksel özelliklere sahip özel camlar ile fiberoptik malzemelerin üretiminde de bor oksit daha çok tercih edilen önemli bir girdidir. Fakat, bazı koşullarla kolemanit veya sodyum boratlar da bu amaçlara yönelik kullanılabilirler. Üleksit ise bir sodyum-kalsiyum borat olarak camyünü üretiminde Espey, Kestelek, Bigadiç kolemanitlerinin yerine ikame edilebilir. Benzer şekilde Bigadiç kolemaniti diğer birçok ürünün ikame maddesi olabilmektedir. Bu durum, Bigadiç kolemaniti veya daha ucuza mal olan tinkal konsantresi lehine, dolayısıyla diğer ürünler aleyhine bir rekabet üstünlüğü sağlamaktadır. Kolemanitin bu olanağına sahip tek ülke şimdilik sadece Türkiye’dir.

Ham borda; Bigadiç kolemanitleri, Türkiye'deki tüm diğer kolemanitlerin yerine, Kestelek kolemaniti Bigadiç dışındaki kolemanitlerin yerine, Espey sadece Hisarcık'ın yerine ikame edilebilirken, Hisarcık kolemaniti ise yüksek As içeriğinin yarattığı çevre sorunu nedeniyle hiçbirinin yerine ikame edilememektedir. Bu nedenle, hem üretici hem de pazarlamacı konumunda olan Eti Holding A.Ş., ham ve rafine bor ürünlerini, ürünleri birbirine kırdırmadan kullanım alanlarına uygun pazarlara kanalize edip, ikame unsurunu da dikkate alan bir fiyat politikası uygulamak zorundadır.

Bir diğer örnek de; kullanılan proses gereği ortamda alkali bileşiğinin istenmemesi durumunda (NH4'lu bileşikler-amonyum pentaborat vb.) çok katlı polietilen karışımlı kağıt torba yapımında dayanıklılığın temininde kullanılma yoluna gidilirken, ortamın bazik olmamasının istenmesi durumunda yaygın olarak H2B2O3 kullanılabilmektedir. Diğer yandan, alkali borata ihtiyaç duyulmakla beraber sodyumun istenmediği proses ortamında hızla eriyebilme (sodyumlu bordan iki kere fazla) özelliği aranan proseslerde potasyum tetraborat tercih edilir. K2B10O16. 8H2O formundaki potasyum pentaborat ise, yaygın olarak metalurji sanayiinde kullanılmaktadır.

5.2-Bor Pazarı

Şu anda bor ürünleriyle ilgili olarak dünyada bir rezerv sorunu da bulunmamaktadır. Bu nedenle, dünya bor pazarı, sınırlı üretici olması ve ürün grubunun birbirlerini ikame edebilme özelliklerinin ürün çeşitlendirmesi gerektirmesi sebebiyle, diğer maden ve metal pazarlarından çok ayrı bir yapıya sahiptir. Bu pazarı, diğer maden veya metal borsalarında olduğu gibi, piyasa şartlarında oluşan fiyatlara göre alım-satım işlemlerinin gerçekleştirildiği bir pazar olarak görmemek gerekir. Bu piyasadaki fiyatlar, ürün ve pazar koşulları dikkate alınarak belirlenen denge fiyatlarıdır. Dolayısıyla, sahip olduğumuz yüksek miktar ve kalitedeki rezervden sağlanacak faydanın en üst seviyeye çıkarılabilmesinin koşullarını oluşturmak, diğer bir deyimle katma değerleri daha yüksek ürünlere yönelmek, büyük önem taşımaktadır.

Diğer taraftan, çevreci baskıların da artması nedeniyle, dünya bor tüketiminde cevherden rafine bor ürünlerine hızlı bir geçiş vardır. Dünya bor pazarında bor cevheri satışlarında gözlenen büyük düşüşe karşılık, rafine ürün talebindeki artış bunun en belirgin göstergesidir. Bu durum ise cevher üreticilerinin rafine ürün pazarına daha büyük oranda girmelerini ve rafine ürün kapasitelerini büyük yatırımlar yapmak suretiyle artırmaları gereğini gündeme getirmektedir.

Tüm bu unsurlar, bor sahasında çok büyük yatırımlar, sürekli teknoloji yenileme ve dünya çapında bir pazarlamayı içeren komple bir işletmeciliği zorunlu kılmaktadır. Fakat, dünya bor pazarının yapısı nedeniyle bor ürünleri üretim teknolojileri, diğer birçok üründe olduğu gibi kolay ulaşılan teknolojiler değildir. Daha önce değinildiği gibi Eti Holding, bilinçli engellemeler nedeni ile dışarıdan temini mümkün olmayan teknolojileri büyük masraflar yaparak, sınama-yanılma yoluyla geliştirmek zorunda kalmış ve bu alanda önemli bir mesafe katetmiştir. Türkiye’nin rafine ürün üretimi alanındaki ilk yatırımları, Batı Avrupa’nın teknoloji transferindeki ketum tutumu nedeniyle o zamanki Doğu Bloku ülkelerinin nispeten daha geri teknolojilerinin alınması ile gerçekleştirilebilmiştir.

Bu arada özellikle 1980 yılından sonraki Eti Holding yönetimlerinin tüm olumsuz personel politikalarına ve sahip olduğu nitelikli personeli yadsıyan uygulamalarına rağmen, yurtsever teknik elemanların yaptığı özverili çalışmalar ve üniversiteler ile yapılan işbirliği neticesinde, üretim sorunlarına çözümler getirildiği gibi özgün teknolojilerin geliştirilmesi dahi mümkün olabilmiş ve kayda değer bir bilgi birikimi ve deneyim kazanılmıştır. Bu sayede bugün, çoğu uygulamalarda Batı Avrupa’dan teknoloji transferi, sadece karakteristikleri Eti Holding tarafından belirlenen ekipmanın temini ile sınırlı kalmaktadır.

Bugün, US Borax ve Eti Holding ikilisi toplam dünya bor arzının %85’ine yakınını karşılamaktadır. Dünya bor pazarında parasal olarak % 65 ile en büyük paya sahip olan US Borax firması; dünyada birçok merkezde yürüttüğü üretim, depolama, dağıtım ve pazarlama faaliyetlerini, Eti Holding benzeri fakat karşılaştırılmayacak derecede daha büyük bir organizasyon yapısı ile tek elden kontrol eden, 80’den fazla ülkede örgütlenmiş bir kuruluştur. Rakip konumundaki bu firma 1800’lü yıllardan buyana sürekli geliştirdiği üretim teknolojisi ve yeni ürünlerin yanısıra bor kullanım alanlarının genişletilmesine yönelik çalışmaları ve köklü yapısı ile de bu alanda öncü konumundadır. US Borax, bugün için, bor üretim ve tüketiminin bulunduğu bütün ülkelere bazen ürün geliştirip pazar da yaratarak, muhtelif kanallarla girmiş bulunmaktadır. Dünya bor tüketiminin yaklaşık %75’ini gerçekleştiren ABD ve Batı Avrupa pazarında ise kurduğu etkin bir pazarlama ağı sayesinde, toplam bor pazarının yaklaşık %50’sini kontrolü altında tutmaktadır. Bu şirket daha sonra sık sık değinilecek olan Borax Consalidated Ltd.’den başkası değildir.

US Borax’ın bor üretim kaynakları; Kuzey Amerika, Kaliforniya’da Boron (Bor) kasabasının yakınında bulunan, Kırka’dan sonra bilinen en büyük sodyum borat yatağına sahip olan Kramer yatağı ile Arjantin’deki Tincalayu yatağıdır. Kramer yatağında 1927’de başlamış olan yeraltı madenciliği bugün durma noktasına gelmiştir. Kramer yatağındaki rezerv hakkında değişik kaynaklarda farklı değerler verilmektedir. Rio Tinto Borax raporlarına göre, 32,5-35 milyon ton B2O3 bazında rezerv mevcuttur. Muhtelif kaynaklarda US Boraks’ın rezevlerinin %15-%25 tenörlü olduğu ifade edilmektedir. Rio Tinto’nun Arjantin Tincalayu’da bulunan rezervi ise 100 bin ton civarında kalmıştır. Bu değerler, yakın gelecekte ülkemizin dünyada tek bor üreticisi olmaya aday olduğunu ortaya koymaktadır. Öte yandan Türkiye’nin kolemanit ve tinkal pazarındaki payı %100’dür. Çünkü Arjantin tarafından yapılan çok küçük miktardaki kolemanit satışı dışında hiçbir üreticinin kolemanit ve tinkal (konsantre) satışı yoktur.

1978 yılından itibaren Türkiye’deki bor madenlerinin işletilmesi ve pazarlanması Eti Holding A.Ş. tarafından yürütülmektedir. Eti Holding A.Ş. yıllık 200-250 Milyon US$ satış geliri elde etmekte olup, bu gelirin en az % 50’si kar olarak gerçekleşmektedir. Eti Holding’in ürün portföyündeki ham bor ürünleri için ortalama brüt kar marjı %150 civarında oluşurken, bazı bor ürünleri için brüt kar marjının %500 seviyelerini de aştığı ifade edilmektedir. Boraks Pentahidrat, Boraks Dekahidrat, Borik Asit gibi rafine Bor grubu ürünleri için ticari kar marjları ise ortalama % 30-150 aralığında oluşmaktadır. Bunun nedenlerinden birisi, üretim, depolama, dağıtım ve pazarlama faaliyetlerinin Eti Holding tarafından tek elden yürütülmesiyle sağlanan avantaj, bir diğeri ise 1980’li yıllardan itibaren pazarlama ağını geliştirmek için yaptığı çalışmalardır. Oluşturulan pazarlama ağı maalesef daha kuruluş aşamasında Rio Tinto’nun kontrolüne geçmiştir.

Burada biraz Rio Tinto’dan bahsetmek yerinde olacaktır. Rio Tinto, 1873 yılında Türkiye’den Çin’e afyon ticaretinden kazanılan para ile Jardine Matheson firması tarafından kurulmuştur. İsmini ilk madencilik faaliyetine başladığı İspanya’daki tarihi bakır madeninden almaktadır. burasının işletilmesi ile başlamıştır. Şirkette en büyük hisse Rothschild ailesine aittir.
Rio Tinto, dünyanın en büyük maden firması olup, tek başına dünya maden üretiminde % 12.5’lik pay ile birinci sıradadır. İkinci sırada % 11’lik pay ile yine İngiltere merkezli Anglo American Corp., üçüncü sırada % 8’lik pay ile yine İngiltere merkezli Billiton/BHP gelmektedir. Billiton/BHP firması Royal Deutch Shell’e ait olup, Shell ise Rothschild ailesinin kontrolündedir. Anglo American Corp.(AAC), Oppenheimer ailesinin kontrolünde olup, Rothschild ailesinin De Beers kanalıyla payı bulunmaktadır. AAC’nin % 37’si De Beers’e, De Beers’in % 34’ü AAC’ye aittir. İngiliz Kraliyet ailesinin pay sahibi olduğu bu üç firma ve diğer firmalarla birlikte İngiltere dünya madenlerinin yaklaşık % 50’sini tek başına kontrol etmektedir. Bu durum altın, gümüş, elmas gibi kıymetli madenlerde % 100’e yaklaşmaktadır Hem Kanada ve Avustralya’da yerleşik maden firmalarının tamamı hem de Türkiye’de altın, gümüş, trona, bakır, çinko, nikel, platonyum v.s. maden aramaları yapan ve yatırım için, Madencilik yasasında teşvik sistemi ve kontrolsüz üretime imkan sağlayan düzenlemelerin yapılmasını bekleyen firmaların tamamı sonuçta İngiltere’de yerleşik firmaların kontrolündedir.

İngiltere kraliyet ailesinin payının varlığı, bu ailelerin arkasında Birleşik Krallığın (İngiltere) olduğunu düşündürmektedir. İngiltere Dışişleri Bakanlığının ve Büyükelçiliklerinin bu firmaların işini takip etmesi bu düşünceyi kuvvetlendirmektedir. Rio Tinto’ya karşı Avustralya’da ciddi bir muhalefet vardır ve bunlara göre; Rio Tinto, İngiliz egemenliğinin “Amiral Gemisi”dir. US Borax, Rio Tinto’nun Londra kolu Rio Tinto Plc.nin alt kuruluşu olan Kennecott Holdinge bağlıdır. Sermayesinin %100’ü Rio Tinto’ya aittir. Rio Tinto’nun İngiltere’deki merkezinde, Türk borlarının özelleştirilmesi ile ilgili olarak, ayrı bir birim oluşturduğu ifade edilmektedir. Yukarıdaki tahminlerden başka yol ve yöntemler geliştirmeleri de beklenmelidir.

Etibank’ın/Eti Holding’in pazar ağının oluşturulması, daha doğrusu Rio Tinto’ya entegre edilmesi, Özal döneminde olmuştur. Bu çerçevede, Lüksemburg’da Etimine SA, Finlandiya’da Eti Products OY ve ABD’de Etimine USA Inc. pazarlama şirketleri kurulmuştur. Ayrıca, İspanya, Japonya, Tayvan, Singapur ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nde 2 satış ofisi, 4 satış ajanlığı oluşturulmuştur. US Borax firmasının pazarlama ve satış ağı ise 4 bölgesel ofis, 20 satış ofisi ve birçok distribütör, 52 ülkede satış ajanları şeklindedir.

Etimine firması Türk borlarını pazarlamak üzere Ocak 1984’de şu hisse dağılımı ile kurulmuştur; SA des Minerais, Lüksemburg (%35.7), Brenntag A.G. Almanya (%32.9), KarlGross Belçika/Almanya (%30.0), Ultracrest Ltd İngiltere (%1.4)
SA des Minerais firması US Borax’ın kontrolündedir. Aralık 1987 tarihine kadar Etibank bu firmaya, (Etimine) ortak olamaz, çünkü hükümetten gerekli izni alamaz. 1987 yılında izin alındığında, Etibank'tan başka yeni bir ortak daha vardır: Bormine. 1982 yılında Türk borlarını pazarlamak üzere kurulan Bormine firmasının hissedarları arasında CRI kanalıyla SA des Minerais (dolayısıyla US Borax) firması da vardır. Etimine, Haziran 1989 tarihine kadar SA des Minerais’in binasında faaliyet gösterdi. Muhasebecisi ve personelinin çoğu bu firmanın (yani rakibin) elemanlarıydı (bkz “Borasit”, Werner Buhler). 1989 yılının sonunda SA des Minerais, Etimine’deki hisselerini Etibank’a sattı. Bormine, hala Etimine’nin ortakları arasındadır. Etimine USA, 2000 yılında kurulmuş olup, aktif olarak çalışmamaktadır. Etimine USA’nın bölgede yetkilendirilmesi 2001 yılının sonlarındadır.

Eti Products, 1981 yılında Finlandiya’da Outokumpu ile beraber %50’şer hisselerle kurulmuş olup, halihazırda Eti Holding ve Etimine bu firmanın hisselerinin tamamına sahip durumdadır.

Türk borlarının en büyük pazarlayıcısı American Borate Company (ABC) firmasıdır. Owens Corning’e ait olan bu firma yılda 200.000 ton ham bor almakta ve ABD ve Uzakdoğu’da pazarlamaktadır. Alımlar Owens Corning üzerinden yapılmaktadır. İlk parti alımını 1983 yılında yapmıştır. 1986 yılında da kendisine ait bor madenini kapatmıştır. Eti Holding’in Uzakdoğu’da pazarlama ağını oluşturmasının önündeki en büyük engellerden biridir. Diğeri ise Borochemie firmasıdır.

Sumitomo, Japon firması olmasına rağmen Japonya’ya satış yapmamaktadır. Sumitomo ve Kyuritsu ortaklığı olarak Japonya’da 1984 yılında kurulan Eti Japon Co. firması 1 ton satış yapmadan 1995 yılında satış ajanlığı yetkisi iptal edilmiştir. Etibank’ın hissesi bulunmamaktadır. Sumitomo ile Rio Tinto’nun ortak birçok firması bulunmaktadır. 1995 yılı aynı zamanda, eski bor üreticilerinden Yakal ailesine ait Borochemie firmasına Uzakdoğu için satış ajanlığının verildiği yıldır.
Eti Holding’in birkaç küçük müşterisi dışında, diğer müşterileri tamamen Rio Tinto’nun kontrolündedir. Bunlardan Owens Corning/ABC ve PPG, Eti Holding’in pazarlama firması gibi çalışmakta, Kanada’da yerleşik Kobitex, ABD’de üç firmaya satışta aracılık etmektedir. Bunun için Etimine USA’nın yetki alanı halen belirlenememiştir. İspanya’da yerleşik Mario Plato Blat isimli bir firma Eti Holding’den 60.000 ton/yıldan fazla bor almaktadır. Eti Holding’in pazarlama firması Etimine’nin alt ajanı gibi çalışan bu firma ne Eti Holding ne de Etimine tarafından denetlenebilmektedir. Bu firma kendi yetki alanı dışındaki alanlarda da Eti Holding’in diğer ürünleri ile rekabet etmektedir. US Borax/Rio Tinto tarafından Hindistan’da kurulan Borax Morarjı firması halen Eti Holding’in bu bölgedeki en büyük müşterisidir.

Görüldüğü gibi, pazar US Borax/Rio Tinto’ya terkedilmiştir. Pazarı bu yolla kaybeden Etibank, kendi tesislerinde Rio Tinto’nun taşeronu konumuna düşürülmüş, aldığı 230 milyon dolarlık pay ise Rio Tinto’nun Türkiye’ye verdiği rödevans ücreti (kira) şekline dönüşmüştür. Türkiye, Rio Tinto’nun oluşturduğu tekelin pasif üyesi konumunda, bu firmanın belirlediği fiyat ve miktar kontenjanlarını uygulamaktadır.

(...)"Dünya bor fiyatları, serbest piyasa yerine Eti Holding A.Ş. ile rakibi US Borax firmalarının birlikte belirledikleri fiyatlar olup piyasa denge fiyatlarıdır." Gene Eti Holdinge göre, "Dünya bor pazarında fiyatların oluştuğu bir borsa mevcut olmayıp, piyasadaki geçerli fiyatlar; Eti Holding ve tek rakibi durumundaki Rio Tinto grubunun bir yan kuruluşu olan US Borax tarafından belirlenmektedir". Eti Holding’in verdiği bu bilgiler ayrıca www.B2O3.com internet sitesindeki makaleyi de doğruluyor: Daha önce yönetici olarak çalıştığı US Borax’la anlaşmazlığa düşünce ayrılan Peter Cave’e göre Eti Holding, US Borax, Solvay ve Larderello“bor ürünleri konusunda fikir alış verişi yaptıkları İtalya’daki yıllık toplantı”larda fiyatları belirleyip pazarı paylaşıyor... .(www.Boraxtr.com)

“... Eti Holding’in ham bor müşterilerinin büyük çoğunluğu aracı firmalardır. Bunlar Eti Grubundan aldıkları ham bor cevherini öğüterek nihai tüketiciye pazarlamakta ve aldıkları ürüne yaklaşık %35-50 öğütme maliyeti ekleyerek nihai tüketiciye satmaktadırlar. Eti Holding’in bu aracı kuruluşları aradan çıkararak doğrudan nihai tüketiciye ürün satması şu anda mümkün görülmemektedir. Eti Grubunca ortalama 250-300 $/ton fiyatla satılan kolemaniti alan öğütücüler bunu öğüterek üstüne %35-50 fiyat farkı koyarak 375-450$/ton civarında satarak para kazanıyorlar hem de üretimle ilgili hiçbir zahmete girmeden, emek harcamadan. Düşünün ki yılda ortalama 500 bin ton ham bor satan Eti grubu kaba bir yaklaşımla aracılara; (500 bin ton X 150US$/ton=75 milyon US $) 75 milyon US $ kazandırmaktadır. Küçük üreticiler rakibin yani US Borax’ın kontrolü altında olup Eti grubunun pazarından pay kapma peşinde koşmaktadırlar.”(Dr. Ziya GÖZLER, Bülten-9914, Jeoloji Mühendisleri Odası)

(...)Hepsi birkaç dolar altına fiyat verip, yüksek fiyatlı bir pazara girebilirler. Fakat bu hiçbir zaman olmaz. Çünkü aralarında gizli bir fiyat anlaşması vardır. Bu zımni bir anlaşma değildir. Bu anlaşma böylesine rahat bir fiyat farklılaşmasının sürekliliğini ve dengenin korunmasını sağlayacak olan, birlikte fiyat belirleme politikasının aktif olarak kullanılmasıdır.(....)Bor ürünlerinin, dünyanın en büyük iki üreticisi olan Rio Tinto ve Eti Holding'e sağladığı karlılığı tespit etmek oldukça zordur. Çünkü bu karlar, yıllık faaliyet raporlarında çok derinlere özellikle gömülü bırakılır ve diğer bir çok faaliyette olduğunun aksine, ayrıntı bazında gösterilmez. Rio Tinto ‘nun durumunda, bu biraz daha su götürür şekilde yapılmaktadır ama yine de onlar da en başta kendilerinin bor pazarının ne kadar karlı olduğunu kabul etmek durumda kalacaklarından mı yoksa acaba rekabet kurumu yetkililerinin, bu anormal veya supernormal kazançlarla dikkatini çekmek istememekten mi pek ayrıntı vermemektedir. Rio Tinto yıllık raporlarında, boraks rakamları, diğer endüstriyel mineraller arasına sokulup, bu operasyonların bazılarından yapılan zararlar işin içine katılarak, bordan gelen yüksek karlar kamufle edilmektedir.(...)Bor pazarında sorulması gereken birkaç ilginç soru daha var. Bugün Türkiye, bor madenleri konusunda en büyük rezervlere sahip olarak ve inanılmaz bir şekilde döviz ihtiyacı içindeyken, teknik olarak da son derece yeterli bir durumdayken, nasıl oluyor da, Türkiye ‘nin borik asit üretime geçmesi yıllar almıştır ? Niçin ? Merkezi Brüksel deki Avrupa Bor Birliği’nin (EBA) 3 tane üyesi bulunur. Bunlar ismen BORAX, ETIMINE (Etibank Kuruluşu) ve LARDARELLO. Acaba niçin, MCT,CPH, Amalco AG, QUİBORAX ve Inkabor gibi şirketler temsil edilmemektedir. Bu merkez örneğin bor ürünlerinin tasnif edilmesi üzerinde çalışan teknik konuların tartışıldığı bir forum mudur? Eğer öyle ise örneğin bir perborat üreticileri de bu tartışmaya katılmaktan memnun olacaklardır. Yoksa burası, arzın kontrolünün konuşulduğu fiyat belirleyicilerin bir arada samimi tartışmaları yaptıkları bir samimi tartışma ortamı mıdır? Kesinlikle Adam Smith’i, bu toplantılara Fuar Ticaret Kurumunu (OFT) ve Avrupa Rekabet kurumu(ECCD) dahil etseler bile, yine de kendilerine inandıramazlardı.(www.boraxtr.com, Peter Cave, eski bir US Borax'ın bürokratı )
Daha önce de değinildiği gibi sektördeki en büyük rakip olan US Borax’ın ürün portföyü tamamen rafine bor ürünleri ve bor kimyasa’llarından oluşmakta olup, hiç ham bor satışı yapmamaktadır. Planlanan yatırımlarla Eti Holding’in 1. 200 000 ton rafine bor üretim kapasitesine ulaşması durumunda; halen 250 Milyon US$/yıl civarında olan satış hasılatının 2 katına çıkacağı söylenmektedir.

Bor madenlerinin özelleştirilmesi durumunda ülkemizin bu değerli kaynağının işletme, üretim ve pazarlama hakkının şu veya bu şekilde farklı firma isimleri ve kimlikler ardında en büyük aday olan RT tarafından kullanılacağı ve kontrol edileceği kaçınılmaz bir sondur. Bu durumda şirket dünya pazarını tamamen eline geçirip, tek şirket konumuna gelecektir.

Çok düşük bir ihtimal dahi olsa, ülkemizde ortaya çıkabilecek birçok küçük veya orta ölçekli, sermaye, teknoloji ve tecrübe birikiminden yoksun firmaların bu hakkı kullanması ve kontrol etmesi durumunda ise bu firmaların geçmişte olduğu gibi dünya pazarında birbirleriyle rekabete girme çabaları neticesinde; bor ürünlerinin ikame özelliği yüzünden satış fiyatlarında önemli düşüşler görülecek ve ülkemizin bor ihracat gelirleri de aynı ölçüde gerileyecektir. Bu durum; Eti Holding tarafından benimsenen "ham bor yerine rafine bor üretim ve satışı" ile "dünya ölçeğinde dağıtım ve pazarlama" politikaları kapsamında giriştiği, uç ürünlerin üretimi ve uluslararası dağıtım ağının güçlendirilmesine yönelik yatırım ve organizasyonları da sekteye uğratarak, ülkemizin bor madenlerinden sağlayabileceği büyük katma değer potansiyelini yok edecektir.

Özetle, bor tüketimi 1975 yılından 2000’li yıllara yaklaşık 1.2 milyon ton B2O3 seviyesine ulaşmıştır. Fazladan sattığımız her ton, bir anlamda güçlü rakip US Borax’ın pastadaki payından bir miktar kapma ve dolayısıyla, US Borax’ın pazar payının azalması demektir. Monopol konumundaki rakip karşısında, küçük hisselere bölünmüş bir bor şirketi ile bunu gerçekleştirebilmek olanaksızdır. Bu durum da gözönüne alındığında ülkemizin en değerli yeraltı kaynağı durumundaki bor tuzlarının ülke ekonomisine katkısının azami seviyelere yükseltilerek, istikrarlı bir yapı içerisinde, ülkeye döviz girdisinin kalıcı ve uzun vadeli devamlılığının garanti altına alınması için, bor madenlerinin üretimi ve pazarlamasının tek merkezden devlet eliyle yapılmasına devam edilmesi, hem yasal hem de Türkiye'nin çıkarları için bir zorunluluktur.