Baykal isyan etti

CHP Lideri Deniz Baykal parti grubunda gündeme ilşkin değerlendirmelerde bulundu.

Önümüzde yanıtlanması gereken çok önemli sorular onlara değineceğim. Ama öncesinde ekonomik tahribat konusundaki atılması gereken adımları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Çalışanlar üzerinde vergi yükü azaltılmalıdır
Türkiye sıkıntılı dönem yaşıyor. Toplum kesimleri çaresizlik içerisinde yaşıyor. Ekonomiyi yönetenler sorumlu politikalar izleyecek durumda gözükmüyorlar. Türkiye'nin bütçesi yoktur. Maliyesi sahipsiz görünüyor. harcamalar faiz giderleri azaldı.

Bir süre önce vergi indirimi tavsiyesinde bulunduk ama 6 ay sonra uygulamaya koydular. Şimdi onu sürdürüyorlar. Ekonomideki tek iyi işaret CHP'nin vergi konusundaki fikrini yerine getirilmelidir. Çalışanlar üzerinde vergi yükü azaltılmalıdır.

Başbakan bu çözüm anlayışımızı kabul etti
İktidarın yaptığı kredi kartı düzenlemesine de değinen Baykal, "Kredi kartı borçlarını gündeme geitrmiştik. Bunu birden bire getirmemiştik. İş yerlerikapanıyor insanlar işsiz kalıyor buna bir çare bulun diyorduk. O zaman "başbakan kredi kartı mağduru yoktur" demişti. Başbakan bu çözüm anlayışımızı kabul etmiş bulunuyor.

Kredi kartı borcu konusu bankaların tahsilatı değildir. Burada düşmüş ve düşecek olan kart mağdurlarına tedbir ortaya koymuştur. Bu yasa sadece tahsilatı hızlandırma konusu haline geldi. Kredi kartı aidatını çok yüksek düzeyde alacak haline getirmiştir.

Bugün 44 milyon kredi kartı vardır Türkiye'de bunun yıllık kazancı 1,5 katrilyona tekabül etmektedir. Bu sadece kart aidatıdır. 3 katrilyon toplam borçtur. Getirilen düzenleme 2 yılda tüm toplam alacaklarını 2 yılda tahsil imkanını getireceklerdir. Bu getirilen düzenlemenin ortaya çıkması muhtemel tıkanıkları çözmeye önlem getirmemektedir.. Halbuki Kredi kartı borcunu faizleri düşürülerek makul ödeme haline getirmektir.

Bir an önce kanun çıkartılmalıdır
Çek konusunda da acil bir çözüme ihtiyaç vardır. Şimdi mağdur olanların bir çoğu kendine verilen çekin parasını alamadığı için kendisi de ödeyemiyor. Bu konuda hapis uygulaması vardır. Yargıtay bu konuda tuıkanmıştır. Yargıtay'da 75 bin çek dosyası vardır. 2004 yılına kadar... Bundan sonraki çekler ise adeta Yargıtay'ı kilitlemiştir. Adalet Komisyonuna geldi ama hükümet durun acele etmeyelim bunu sonra görüşürüz diyerek bu konuyu tatil sonrasına ertelemiştir. Meclis bir an önce bu kanunu çıkarmalıdır. Çek mağdurlarının sorununu çözecek yasa çıkarılmadan da Meclis tatile girmemelidir.

İrtica ile Mücadele Belgesi
Bu konuda 12 gündür bir gelişme sağlanamamıştır. Ne olduğu meçhuldür. Değerli arkadaşlarım önce rejimin özü ile ilgili Silahlı kuvvetlerin doğrultusu ve kimliği ile ilgili böyle bir belgenin iç yüzünün hala aydınlatılmamış olmasını hayretle izlemekteyim. Bunu anlamak mümkün değildir.

Bu belge iktidara bir komplo olarak görmüştür
Burada temel unsur TSK'nın işleyişi ve güvenilirliği ile ilgilidir. Bu konuda çok ciddi itham ortaya atılmış ve belge ortaya çıkmış bu metin hükümet tarafından ciddiye alınmış ve önemsenmiştir. Bu belge iktidara bir komplo olarak görmüştür. Yargıya başvurmuştur.

Vahim bir tablo
Bu belge ya iddia edildiği gibi TSK'nın hazırladığı ciddi bir belgedir. Ya da bu belge Genelkurmay'ın resmi bilgisi ile hazırlanmamıştır ama TSK'nın bazı mensuplarının işbirliği ile yapılmıştır. Eğer böyle ise bu da fevkalede vahim bir tablo yaratmaktadır. Ya da Türkiye'yi ayağa kaldıran bu belge tamamen bir psikolojik savaş hareketinin bir ayağı olarak TSK'yı küçük düşürmek amacıyla hazırlanmış bir belgedir. Bunu belli odaklar yapmaktadr. Ama burada da bunun gereklerinin yapılması gerekmektedir.

Belge fotokopi mi orjinal mi
Sayın Kıdemli kurmay albay görevinde oturmaya devam ediyor. Ortada belgelerle ilgili tartışma yaşanıyor. Belge fotokopi mi orjinal mi ama bu netleşmiş değil. Bunun aslı vardır ve emniyettedir sözlerini de ortaya attıklarını biliyoruz. Bu fotokopi olarak avukat yazıhanesinde bulundu ama eğer aslı varsa emniyette bulunan fotokopi dışında emniyetin bir başka bilgisi var demektir. Aslı mıdır fotokopisi midir bilmiyoruz. Avukatın parmak izi var mı yok mu bilmiyoruz.

Böyle bir belgeyi içimize sindirmeye hazır değiliz
Bu gerçekten çok kaygı verici bir tablodur. Bu konudaki sükuneti sessizliği, bu dedikodular karşısındaki rahatlığı izah etmek çok güçtür. Öyle bir noktaya gelinmiştir ki artık, doğru olsa da olmasa da önemli değildir. Böyle bir belgeyi içimize sindirmeye hazır değiliz. Eğer gerçekten böyle bir belge varsa bunun gereğinin yapılmasını istiyoruz. Böyle bir belge yokta bu bir tertip ise, Genelkurmay Başkanı'nın da dediği 'ne olacağını o zaman görürsünüz'ün ne olduğunu bir an önce görmek istiyoruz. Yavaş yavaş sanki bir teslimiyet noktasına geliyoruz. Yukarıda bir uyumu gördük memnun olduk.

Gerçek derhal ortaya çıksın
Benim hala umudum var. Kısa sürede gerçek kamuoyuna net biçimde ifade edilecektir. Bundan kimsenin kurtulmasına imkan yoktur. "Gerçekler gizlenemez" dedi sayın Cumhurbaşkanı ama biz gerçeğin derhal ortaya çıkmasını istiyoruz. Bu olayın iki olası gelişmesi de Türkiye'yi derinden etkileyecektir.

Ergenekon operasyonu
Ne olacak? Unutalım mı? Unutursak bir süre sonra ne olacak? Unutarak... Şimdi sergilediğimiz acabalarla nereye gideceğimizi zannediyoruz? Silahlı kuvvetler etkisini kaybetmiş, içinde cuntalar cirit atıyorsa nerelere gideceğiz? Yok eğer silahlı kuvvetler bir bütün halinde de ona böyle bir itham yapıştırılmışsa nereye gideceğimizi zannediyoruz.

Devletin üç problemi
1-Mafyalaşma: Devlet mafyalaşmaya karşı çalışma yapmalı.
2-Terörle mücadelenin hukuk dışına kayması
3- Darbe hesaplaşması!... Eğer Türkiye 12 Eylül'le ilgili bir hesaplaşma istiyorsa elini tutan mı var? Anayasa'nın 12. maddesini getirirsin değiştiririz. Geçmişle hesaplaşmayalım diyorsun onu söyle. 12 Eylül'ü bıraktık, sonrakileri yargılayacağım diyorsan onu getir onu da inceleyelim. Askeri darbe isteyenleri tasviye etmek istiyorsan onu da getir, onu da yapalım.

Hepsi bir kazanda: ERGENEKON
Ama tüm bunların hepsi bir kazana atılıyor. Ve o kazanın içine 'bizi üzmüş, düşünceleri bize ters gelen, etkisiz hale getirmek istediğimiz, haddini bildirmek istediğinimiz" kişileri de at. Bunları bir şemsiye altında toplayalım. Bu şemsiye de Ergenekondur diyelim. Ergenekon denilen kazanın içine darbeyi de, mafyayı da koyalım. Bunlar PKK ile işbirliği yaptılar Hizbullah'la işbirliği yaptılar diye yaftayalalım, bizi rahatsız edenleri de ekleyelim, tümünden 2500 sayfalık iddianame ile hesap soralım" Bu doğru değildir